Türk Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Türk Forum

Forumumuz tamamen türkiye foruma sahiptir ve her hakkı saklıdır


    Namaz Vakitleri

    dedektif
    dedektif
    Admin


    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 07/04/09

    Namaz Vakitleri Empty Namaz Vakitleri

    Mesaj  dedektif Cuma Nis. 24, 2009 4:58 pm

    Namaz Vakitleri
    Günde beş farz namaz vardır. Bunlar; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarıdır. Bunların her birinin belirli vakitleri vardır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:

    "Şüphesiz namaz, mü'minler üzerine belirli vakitlerde farz kılınmıştır." Her namazın kendi vaktinde kılınması şarttır. Vakti girmeden önce bir namazı kılmak caiz olmadığı gibi, meşru bir özür olmaksızın namazı vaktinden sonraya bırakmak da büyük günahtır.

    Sabah Namazının Vakti: Sabaha karşı tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren güneşin doğuşuna kadar olan zamandır. Doğu tarafında ufkun üzerinde yayılan aydınlığa gerçek aydınlık anlamına gelen "fe cr-i sadık" denir. Sabah namazının vakti, işte bu aydınlığın ufuk üzerinde yayılması ile girmiş olur. Oruç için imsak vakti de bu zamandır. Bu aydınlıktan önce ufuk üzerinde dikey olarak görülüp daha sonra kaybolan aydınlığa yalancı aydınlık anlamında "fecr- i kazip" denilmektedir. Beliren bu aydınlık yerine, tekrar karanlık gelip sabahın girdiğini göstermediği için buna itibar edilmez.

    Öğle Namazı'nın Vakti: Güneşin tam tepemize gelip, gölge doğu tarafına doğru uzamaya başladığı vakitten itibaren -güneş tepe noktasında iken mevcut olan gölge hariç ki, buna 'fey'i zeval" denİr. (Herşeyin gölgesinin bir veya iki katı oluncaya kadar devam eden zamandır.) Öğle namazının vakti; Ebu Hanife'ye göre gölgenin -fey'i zeval hariç- iki katı kadar; İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed'e göre ise bir katı kadar olduğu zaman sona erer. Bunun yerine, yurdumuzda ve hemen bütün İslam ülkelerinde, takvimlerde ve ezanlarda imameynin görüşü esas alınmaktadır. Bu durumda: Öğle namazını, gölgenin bir katı kadar olduğu zaman gelmeden önce, İkindi namazını da gölgenin iki katı olduktan sonra kılmak uygundur. Bununla beraber, herşeyin gölgesi -fey'i zeval hariç- iki katı oluncaya kadar öğle namazı kılınabileceği gibi, İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed'in görüşlerine göre gölge her şeyin bir katı olduktan sonra ikindi namazı kılınabilir.

    ikindi Namazı'nın Vakti: Öğle namazının vaktinin çıktığı zamandan, güneşin batışına kadar olan zamandır. Yani herşeyin gölgesi bir veya iki katı olunca öğle namazının vakti çıkar, ikindi namazının vakti girer ve güneş batıncaya kadar devam eder.

    Akşam Namazı'nın Vakti: Güneş battıktan sonra başlayıp, güneşin battığı taraftaki kızıllık veya ondan sonra gelen beyazlık kayboluncaya kadar devam eden zamandır. Akşam namazı vaktinin, kızıllığın kaybolmasına kadar devam etmesi, İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed'in ve diğer üç mezhep imamının görüşüdür. Kızıllıktan sonra gelen beyazlığın kaybolmasına kadar devam etmesi İmam-ı Azam'ın görüşüdür.
    Her iki görüşe göre de namaz kılınabilir.

    Vatsı Namazı'nın Vakti: Akşam namazının vakti çıktıktan sonra başlayıp sabah namazının vakti olan tan yerinin ağarmaya başlamasına kadar devam eden zamandır.

    Vitir Namazı'nın Vakti: Vitir namazının vakti de yatsının vaktidir. Ancak vitir, yatsı namazı kılındıktan sonra kılınır.

    Cuma Namazı'nın Vakti: Cuma'nın vakti öğle namazının vaktidir.
    Beş vakit namazın herbiri için belirli olan vakitlerin bir süresi vardır. Namaz, bu sürenin başlangıcından itibaren bitimine kadar istenilen zamanda kılınabilir. Bununla beraber her namazı vakti girince geciktirmeden kılmak daha faziletlidir.

    Ancak Hanefi mezhebinde sabah namazını gün biraz ağardıktan sonra kılmak, öğle namazını yazın biraz geciktirerek kılmak, ikindi namazını, kış ve yaz güneşin ışığı değişmeyecek kadar geciktirmek müstehaptır. İkindi namazını güneşin ziyası gözleri kamaştırmayacak duruma gelinceye kadar geciktirmek ise tahrimen mekruhtur.

    Akşam namazını, kış ve yaz geciktirmeden kılmak müstehaptır. Yatsı namazını gecenin üçte biri geçinceye kadar ertelemek de müstehaptır. Namaz, camide cemaatle kılınıyorsa, vakit girince cemaatle kılınır, geciktirilmez.

    Müzdelife'de bulunan hacıların, kurban bayramının birinci günü sabah namazını; -vacip olan müzdelife vakfesi sebebiyle- gün ağarmadan erkenden kılmaları daha faziletlidir.

    Sadece hacılara mahsus olmak üzere iki yerde namazlar birleştirilerek kılınır. Biri, Arafatta arefe günü öğle vaktinde, önce öğle namazı, peşinden de ikindi namazı bir ezan ve iki ikametle birlikte kılınır. İki farzın arası başka namazla ayrılmayacağından, öğlenin farzından sonra, öğlenin son sünneti ile ikindinin sünneti kılınmaz. Burada ikindi vakti girmeden, ikindi namazı öğle vaktinde öğle namazı ile birlikte kılınmaktadır. Buna "Cem-i takdim" denilir.

    İkincisi de arefe günü akşam namazı akşam vaktinde kılınmayıp Müzdelife' de yatsı vaktinde, bir ezan ve bir ikametle kılınır, yani sadece akşamın farzı için ikamet getirilir, yatsının farzında getirilmez. İki farzın arası ayrılmayacağı için akşamın sünneti ile yatsının ilk sünneti de kılınmaz. Burada . akşam ile yatsı namazlarının birlikte kılınmasına da "Cem-i te'hir" denilir. Bazı namaz vakitlerinin oluşmadığı yerler ile gece ve gündüzün çok uzun sürdüğü, mesela; altı ay gündüz, altı ay gece olan kutup bölgelerinde ise namazlar normal bölgelere göre hesap edilerek kılınır.

    "Vakti oluşmayan namazları (namazın sebebi bulunmadığı gerekçesi ile) kılmak gerekmez", görüşünü savunanlar olmuşsa da, beş vakit namaz umumi olarak farz kılınmış, bölgeler arasında bir ayırım yapılmamıştır. Bu sebeple, normal olmayan yerlerde namaz vaktini gösteren işaret olmasa bile vakit mevcuttur ve dünyanın hangi bölgesinde bulunursa bulunsun Müslümanların beş vakit namazı kılmaları gerekir.

    Namaz vaktini gösteren işaretin mevcut olmaması, namaz emrini ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda normal bölgelere göre hesap edilerek namaz vakitleri düzenlenir.

    Normal olmayan bölgelerde namazların nasıl kılınacağı konusuna Peygamberimizin bir hadis-i şerifi ışık tutmakta ve nasıl hareket edileceği. hususunda yol göstermektedir.Şöyle ki
    Peygamberimiz, bir gün ashabına Deccal' dan söz ederken: - "Deccal yeryüzünde kırk gün kalacaktır, Bunun ilk günü bir yıl, ikinci günü bir ay, üçüncü günü de bir hafta uzunluğunda olacak, Diğerleri ise, sizin normal günleriniz gibi olacaktır," buyurdu.

    Orada bulunanlar:

    - Ey Allah 'ın Resûlü, bir yıl kadar uzun günde, normal günün beş vakit namazını kılmamız, bize kafi gelir mi? diye sorunca, Peygamberimiz:

    - "Hayır kafi gelmez, (normal günlerdeki ölçüye göre) takdir ediniz."
    buyurdu.

    Oruç ve zekat da, yine normal bölgelere göre hesap edilerek yerine getirilir.

    Namaz Çeşitleri
    Namazlar; Farz, vacip ve nafile olmak üzere başlıca üç çeşittir:
    1. Farz Namazlar
    Farz namazlar ikiye ayrılır:

    a) Farz-ı ayn olan namaz1ar: Beş vaktin farzı ile cuma namazı farz-ı ayn olan namazlardır.
    b) Farz-ı kifâye olan namaz: Cenaze namazından ibarettir.


    2. Vacip Olan Namazlar
    Vitir namazı ile Ramazan ve Kurban bayramı namazları vacip olan namazlardır.


    3. Nafile Namazlar

    Bunlar, farz ve vaciplerden başka olan namazlardır. Nafile namazlar da; Sünnet ve Müstehap namazlar olmak üzere iki kısımdır.
    Sünnet Namazlar

    a) Sabah namazının farzından önce iki rek'at.

    b) Öğle namazının farzından önce dört, farzdan sonra iki rek' at.

    c) ikindi namazının farzından önce dört rek'at.

    d) Akşam namazının farzından sonra iki rek'at.

    e) Yatsı namazının farzından önce dört, farzdan sonra iki rek'at.
    Sünnet namazlar da "Sünnet-i Müekkede" ve "Sünnet-i Gayri Müekkede" olmak üzere ikiye ayrılır: Bunlardan sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri ile yatsı namazının son sünneti, "Sünnet-i Müekkede.." ikindinin sünneti ile yatsının farzından önceki sünneti "Sünnet-i Gayri Müekkede" dir.

    Müstehap Olan Namazlar

    Bunlar beş vakit namaza bağlı olmayıp diğer zamanlarda sevap kazanmak maksadıyla fazladan kılınan namazlardır. Bunlara "Mendup Namazlar" denir. Teheccüd namazı, istihare namazı ve kuşluk namazı gibi.
    Namazlar bir başka yönden de ikiye ayrılır:
    1. Rukû ve secdeleri olmayan namaz: Bu, cenaze namazıdır.
    2. Rukû ve secdeleri olan namazlar: Bunlar; farz vacip ve nafile olan diğer namazlardır.



    Namazın Şartları
    1. Hadesten taharet: Cünüplük ve abdestsizliğe "Hades" denir. Namaz kılmak için hükmı pislik denen "hades" ten temizlik şarttır. (Gerekli hallerde) Gusül yapmak ve abdest almak "hades" ten temizlenmek demektir.

    2. Necasetten taharet: Namaz kılacak kişinin, bedeninde, üzerindeki elbisede ve namaz kılacağı yerde (namaza engel olacak kadar) pislik varsa bunları temizlemektir.

    3. Setr-i avret: Namaz kılacak kişinin vücudunda örtünmesi gereken yerleri örtmesi demektir.
    Erkeklerde; örtünmesi farz olan yerler, göbek altından dizkapağına kadar olan kısmıdır. (Dizkapağı dahil) Kadınlarda; yüz, eller ve ayaklardan başka vücudun her tarafının örtünmesi farzdır.

    Örtünmesi gereken organlardan birinin dörtte biri, bir rükûn eda edecek kadar (üç tesbih miktarı) bir zaman açılsa namaz sahih olmaz. Organları belli eden dar elbise ile altta vücud görünmediği takdirde namaz kılmak kerahatle, caizdir. Vücudun rengini gösteren ince elbise ile namaz kılınmaz.

    4. İstikbal-i Kıble: Namazı kıbleye karşı dönerek kılmaktır. Kıble, Mekke'de "Kabe" denilen kutsal binadır. Kabe, Allah'ın emri ile Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından yapılmıştır.

    Namazı, kıbleye dönerek kılmak şarttır. Mekke'de bulunan ve Kabe'yi gören kimse doğrudan doğruya kabenin kendisine yönelir. Kabeyi görmeyen kimse ise, Kabe'nin bulunduğu tarafa yönelerek namazını kılar. Kıbleye yönelen kişinin "döndüm kabe'ye" diyerek niyet etmesi gerekmez. Kıble esasen kabenin bulunduğu yerdir.

    Hasta olan bir kimse, kıbleye dönmeye gücü yetmez ve kendisini kıbleye döndürecek kimse de bulunmaz veya hasta olmadığı halde bir düşmandan dolayı kıbleye dönmekten korkarsa gücü yettiği tarafa doğru kılar.

    Kıblenin hangi tarafta olduğunu bilmeyen kimse, yanında bilen varsa kıbleyi sorup öğrenmesi gerekir. Yanında soracak kimse yoksa araştırarak namazını kılar. Kapıları çalıp kıbleyi sorması gerekmez. Namaz kıldıktan sonra kıblenin yanlış olduğunu öğrenirse namazı iade etmez.

    Eğer namaz içinde kıblede hata ettiğini anlarsa, o anda kıbleye dönerek namazı tamamlar, namazı yeniden kılması gerekmez.

    Kıbleyi bilmeyen kimse, yanında kıbleyi bilen birisi olduğu halde ona sormadan kendi araştırmasına göre namazını kılsa doğru ise namazı caizdir, kıbleye isabet etmemiş ise kıldığı namaz caiz değildir.

    Kıble yönünde şüphe eden kimse, hiçbir araştırma yapmadan namaza başlasa da namaz içinde kıbleye isabet ettiğini anlarsa, namazını yeniden kılar. Kesin olmayan bir bilgiye dayanarak kesin hükme varılamaz. Namazı bitirdikten sonra isabet ettiğini anlarsa, namazı iade etmez.

    5. Vakit: Namazları kendi vakitleri içinde kılmak şarttır. Vakti girmeden bir namazı kılmak caiz değildir.

    6. Niyet: Hangi namazı kılacağını bilmek ve bu ibadeti Allah için yapmayı kalben dilemektir. Niyetin dil ile söylenmesi müstehaptır. Ayrıca hangi namazı kıldığını da niyet ederken belirtmesi lazımdır. "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü öğle namazının farzını kılmaya" gibi. Cemaatle namaz kılan kimsenin imama uymayı da niyet etmesi gerekir. Niyette namazın kaç rek'at olduğunu söylemeye gerek yoktur. Cemaat erkeklerden ibaret ise, imamlık yapan kişinin, kendisine uyan kişilere imam olduğunu niyetinde belirtmesi gerekmez ise de, kendisine uyan kadınların namazlarının sahih olabilmesi için, imamın namaza niyet ederken kendisine uyanlara imam olduğuna da niyet etmesi lazımdır.

    Cemaatle Namaz Kılmanın Fazileti
    Dinimiz, cemaatle namaz kılmaya büyük önem vermiştir. Cemaatle namaz kılan Müslümanlar birbirleri ile yakından tanışır, bilmeyenler, bilgili olanlardan yararlanır, iyi alışkanlıklar kazanır, zamanla kötü alışkanlıklardan vazgeçerler.

    Cemaate devam etmekle Müslümanlar arasında karşılıklı sevgi meydana gelir, kardeşlik ve dayanışma duyguları kuvvetlenir, cemaatle namaz kılan mü'minler tek başına namaz kılanlardan daha çok sevap kazanır.

    Bu konuda Sevgili Peygamberimiz şu müjdeleri veriyor :
    "Cemaatle kılınan namazın sevabı, tek başına kılınan namaz yirmi yedi kat daha fazladır.”Buhari,Ezan,30;Müslim,Mesacid,42;Tirmizi Salat,161;İbn Mace,Mesacid,16

    "Yatsı namazını cemaatle kılan bir kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibi olur. Sabah namazını cemaatle kılan bir kimse bütün gece namaz kılmış gibi olur."Müslim,Mesacid,46;Tirmizi,Salat,165;Ebu Davut,Salat,
    "Bir kimse evinde güzelce temizlenir de Allah'ın farzlarından birini ödemek için mescitlerden birine giderse, attığı adımlardan biri günahlarını siler, diğeri de onun derecesini yükseltir." Müslim,Mesacid 51

    Farz namazlar tek başına da kılınır. Ancak cemaatle kılınması sünnet-i müekkede'dir. Camiye devam etmenin manevi kazancı çok, toplumun birliğini sağlamada rolü büyüktür.

    Sünnet ve nafile olan namazlar cemaatle kılınmaz. Ancak teravih namazı sünnet olduğu halde hem tek başına, hem de cemaatle kılınabilir. Vacib olan vitir namazı sadece ramazan ayında cemaatle kılınır. Cuma ve bayram namazları cemaatle kılınır, tek başına kılınmazlar.

    Cuma Namazı
    Cuma, Müslümanlar için mübarek bir gündür. Cuma namazı, şartlarını taşıyan kimselere farz-ı ayn'dır. Farz oluşu, kitap, sünnet ve icma' ile sabittir.
    Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyruluyor:
    "Ey İman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman hemen Allah 'ı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın, Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. "Cuma 9

    Abdest alıp camiye giden ve cuma namazını kılanlar hakkında Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
    "Bir kimse güzelce abdest aldıktan sonra Cumaya gelir, susarak hutbeyi dinlerse, üçgün fazlasıyla bu cumadan diğer cumaya kadar olan zaman içindeki günahları bağışlanır. " Müslim,Cuma,8

    Cuma namazını terk edenler hakkında Peygamber Efendimiz çok önemli bir uyarı da bulunmuştur. Ebu Hüreyre ve Abdullah b. Ömer, Peygamberimizin minber üzerinde şöyle buyurduğunu işittiklerini söylediler:

    "Herhangi bir cemaat ya cuma namazını terk etmekten sakınsınlar, yahut da Allah Teala onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar. “ Müslim Cuma,12

    Cuma günü Müslümanlar için bir bayramdır. Bugün, yıkanıp temizlenmek, tırnaklan kesmek, dişleri fırçalamak, güzel koku sürünmek, iyi ve temiz elbiseleri giyerek camiye gitmek müstehaptır. Ezan okununca, cuma namazı kılmakla mükellef olanların işlerini bırakıp hemen camiye gitmeleri gerekir.

    Cuma namazının bir kimseye farz olması için Müslüman olmak, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olmaktan başka bir takım şartların daha bulunması lazımdır.

    Bunlar, cumanın farz olmasının şartları ile cumanın sahih olmasının şartları olmak üzere iki çeşittir.

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 5:33 am